Besin ve Besin Öğelerini Tanıyalım

Her gün farklı öğünlerde farklı besinler yiyoruz değil mi?

Peki, her öğün yediğimiz yemekleri ne kadar iyi tanıyoruz? Barındırdıkları besin öğeleri hakkında ne kadar bilgimiz var? Sevdiğimiz ve sevmediğimiz yemeklerin besin değerlerinin ne olduğunu biliyor muyuz? Yoksa bildiklerimiz sadece hangi besinin faydalı hangi besinin zararlı olduğu mu? 

Haydi çocuklar, gelin besinleri ve besin öğelerini birlikte inceleyelim.
İlk insanlar, avladıkları hayvanlar ve doğada buldukları bitkilerle yalnızca karınlarını doyurmak için beslenirlerdi. Sonraki dönemlerde tarımdaki gelişmelerle kendi besinlerini yetiştirmeye ve daha çeşitli besinler tüketmeye başladılar. Tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişle besinler birçok teknolojik süreçten geçtikten ve işlendikten sonra sofralarımıza ulaşmaya başladı.

Peki besin ne demek, bir de ona bakalım. 

Besinler, vücudumuz için gerekli bileşenleri sağlayan, yenilebilir bitki ve hayvan dokuları olarak tanımlanır. Besin yerine, gıda veya yiyecek ifadeleri de kullanılıyor.

Besinlerin yapısında bulunan, karbonhidrat, protein, yağ, vitamin ve mineralleriyse besin öğeleri olarak tanımlıyoruz. 

Şimdi bu öğelere biraz daha yakından bakalım: 

Karbonhidratlar

Karbonhidratlar yediğimiz besinlerde en çok bulunan öğe. Gün içinde tükettiğimiz besin ve içeceklerle aldığımız enerjinin %55-60’ını karbonhidratlardan sağlarız.

Proteinler

Vücut hücrelerimizin büyük bölümü proteinlerden oluşur. Proteinlerin yapı taşı ise amino asitlerdir. Vücut proteinlerinin, hormon ve enzimlerin yapımı için ise besin yoluyla protein almamız gerekir.

Vitaminler

Vücudumuzda çok az miktarda vitamin bulunur. Oysa vitaminlerin etkileri çok fazladır. Vitaminler vücudumuzda kendiliğinden üretilmediği için mutlaka besinlerle alınması gerekir. Vitaminler, başka besin öğeleri ve minerallerin vücudumuza fayda sağlaması için gerekli biyokimyasal olayları oluştururlar.

Örneğin;

B grubu vitaminler, aldığımız karbonhidrat, yağ ve proteindeki enerjiyi ve hücrelerin oluşmasını sağlayacak biyokimyasal olayları düzenler.

D vitamini, kalsiyum ve fosforun kemiklerimize ve dişlerimize taşınmasını sağlar.

A, E ve C vitaminleri vücudumuzdaki hasarı önlerken, zararlı maddelerin etkilerini de azaltırlar.


Mineraller

Vücudumuzun %4-5’i minerallerden oluşur. Kalsiyum, vücudumuzdaki minerallerin neredeyse yarısını, fosfor ¼’ünü, magnezyum, klor, sodyum ve kükürt ise kalan bölümünü oluşturur. Mineraller vücutta kemik ve diş gibi dokuların yapısına katılırlar; sağlıklı büyüme ve gelişmemizi sağlayarak yaşamımızı sürdürmemizi sağlarlar.

Bazı temel minerallerin vücudumuzdaki işlevlerine bakalım:

• Kalsiyum ve fosfor kemik ve dişlerimizin yapısına katılır.

• Sodyum ve potasyum vücudumuzda elektrolit dengesini sağlar.

• Demir, kanımızda oksijenin taşınmasını sağlar.

• Çinko ve selenyum vücudumuzun savunma sisteminde görev alır ve onu korur. 

Su

Bildiğiniz gibi su yaşam için zorunlu bir ihtiyaçtır. Yediğimiz besinlerin sindirimi, vücudumuzda oluşan zararlı maddelerin atılması, vücut ısımızın düzenlenmesi için su olmazsa olmazdır. 

Günlük su veya sıvı ihtiyacımızı içtiğimiz su veya içeceklerden olduğu kadar, yediğimiz besinlerin içindeki su ile de karşılarız. 

Vücudumuzun dengesini sağlayan suyu temiz kaynaklardan sağlamalıyız.

Çünkü her insanın günde yaklaşık 2,5 litre sıvı kaybı olur. Sıcak havalarda, fiziksel aktivite yaptığımızda, çok proteinli ve tuzlu besinler tükettiğimizde ya da ateşlendiğimizde, ishal olduğumuzda vücuttaki su kaybı daha da artar. Vücuttaki dengeyi korumak için kaybettiğimiz suyu yerine koymalıyız.

Neden susarız?

Vücudumuzda su kaybı olduğunda beyindeki susama merkezi uyarılır ve susadığımızı hissederiz. Ama ishal olduğumuzda, vücudumuz suyla birlikte sodyum, potasyum gibi mineralleri de kaybettiği için susama hissi duymayabiliriz.

Uzmanlar, vücudumuzu gün boyu dengede tutmak için susamayı beklemeden su içmemizi öneriyor. Siz de ister okulda ster evde ister oyunda, nerede olursanız olun bol bol temiz su içmek için susamayı beklemeyin. 


Su ihtiyacımızı nasıl karşılarız?

• İçme suyu ile,
• Yiyecek ve içeceklerle,
• Metabolik olaylar sonucu oluşan sıvılarla.

Su ve içecekler vücut dengemizin korunmasında çok önemli rol oynarlar. Vücut sağlığımız için gün boyu sıvı tüketmeliyiz.

Suyu temiz, sağlığımızı bozmayan kaynaklardan sağlamalıyız. Unutmayın çocuklar, her akan su temiz olmayabilir. Suyun berrak görünmesi onun temiz, mikropsuz olduğu anlamına gelmez. İçilebilir musluk suyu kullanıyorsanız, mutlaka bir süre akıttıktan sonra içmelisiniz.

Sıcak havalarda ve aktif olduğumuz zamanlarda vücudumuz daha fazla su kaybeder. Yani daha çok su tüketmemiz gerekir. Bu nedenle spor yapmadan veya oyuna başlamadan önce ve sonra su içmeliyiz.

Özellikle ishal durumunda kaybettiğimiz mineralleri almak için suyun içine bir miktar tuz ve şeker karıştırabiliriz.


Yağlar

Vücudumuzdaki yağlar aynı zamanda enerji depomuzdur. Vücudumuzun yaklaşık % 18’i yağdan oluşur. Harcadığımız enerjiden daha fazlasını alırsak, bu oran artar. Besinlerle az enerji alırsak da bu oran azalır.

Yağlar mideyi geç terk ettiği için daha çok uzun süre tokluk hissi verirler. Yeterince enerji almadığımız zaman, vücut enerji için kendi yağ deposunu kullanır. Yağ aynı zamanda, yağda çözünen vitaminlerin emilimi ve hormonların üretimi için de gereklidir.